Günümüzde onkolojik görüntülemeler rutin nükleer tıp çalışmalarının büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) SEER (Surveilance, Epidemiology and End Results Program) verilerine göre 2025 yılında toplamda 2.041.910 kanser hastasının kanser tanısı alması beklenmektedir (1). Bu tanıların 14.690’ının ise çocukluk çağında olacağı ve tanı alan hastaların %11,2’sinin de bu kanser tanısına bağlı olarak öleceği öngörülmektedir (1). Bu nedenle hastalık tanısının konması, evrelemenin zamanında ve doğru olarak yapılması ve böylece doğru tedavi planının yapılması bu hastalarda önem arz etmektedir. Bir ila 14 yaş arasındaki çocukluk yaş grubu kanserleri arasında en sık gözlenen lösemi ve santral sinir sistemi kanserleridir. Beyin tümörleri çocukluk yaş grubundaki kanser ölümlerinde ilk sıradadır. Hastalığın evrelemesinde, tedavi planlamasında ve tedavi yanıtının değerlendirilmesinde en sık kullanılan radyofarmasötik olan FDG ile yapılan PET-BT ve PET-MRG’nin yeri Dr. Pınar Akkuş Gündüz ve Dr. Çiğdem Soydal tarafından sunulmuştur (2). Yazarlar FDG’ye ek olarak aminoasit PET radyofarmasötiklerini avantaj ve dezavantajları ile karşılaştırmıştır. Dr. Mehmet Emin Mavi, Dr M. Fani Bozkurt “Nöroblastom Tanısında ve Tedavisinde Nükleer Tıbbın Yeri” başlıklı makalede nöroblastom tanısı alan hastalarda evreleme ve izlemde kullanılan görüntüleme yöntemlerinden I-123 MIBG, F-18 FDG ve Ga-68 DOTA peptide ek olarak literatürde bildirilen F-18 MFBG, F-18 DOPA PET-BT ile bu görüntüleme yöntemlerinden hareketle uygulanan teranostik tedavi yöntemlerini özetlemiştir (3). Çocukluk yaş kanserlerinde en sık görülen tanılardan birisi de lenfomalardır ve sık görülen alt tipleri erişkinlerden farklıdır. Dr Gürsan Kaya, Dr. Bilge Volkan Salancı “Pediatrik lenfomalarda PET-BT’nin yeri” başlıklı makalede çocukluk yaş grubundaki Non- Hodgkin ve Hodgkin lenfolamarda FDG PET-BT’nin evrelemede ve erken tedavi yanıtını değerlendirmedeki yerini güncel kantitatif parametreler ışığında özetlemiştir (4). “Pediatrik sarkomlarda nükleer tıp uygulamaları” başlıklı makalede çocukluk yaş grubunun bir diğer sık görülen solid tümörü olan “Dr. Burçin Karaşah Erkek ve Dr. Zehra Özcan osteosarkom, Ewing sarkom ve rabdomiyosarkomda kullanılan nükleer tıp yöntemlerine ek olarak Ga-68 FAPİ gibi diğer deneysel radyofarmasötiklere de değinerek vermiştir (5). Dr. Burçin Karaşah Erkek ve Dr. Zehra Özcan bu makalede ayrıca palyatif/deneysel radyonüklid tedavileri de özetlemiştir. Nadir görülen tümörler arasında yer almakla birlikte iyi diferansiye tiroid kanserleri en eski teranostik radyofarmasötikleri içermesi nedeni nükleeer tıbbın en önemli başlıklarından birisidir. “Pediatrik İyi Diferansiye Tiroit Kanserlerinin Tanısında ve Tedavisinde Nükleer Tıbbın Yeri” başlıklı makalelerinde, Dr. Başak Soydaş Turanlı ve Dr Pınar Özgen Kıratlı çocukluk yaş grubunda diferansiye tiroid kanserlerinde yıllar içerisinde değişen risk sınıflamalarını ve buna paralel olarak I-131 tüm vücut tarama sintigrafisi ve radyoiyot tedavilerinin değişen yerini vurgulamaktadır (6). Sonuncu makale “Pediatrik Yaş Grubunda Nadir Görülen Kanser Tiplerinde PET-BT’nin Yeri” başlıklı bir atlas makaledir. Bu makalede Dr. Aylin Pala, Dr. Bilge Volkan Salancı sunulan vakalar üzerinden nadir görülen pediatrik kanser tiplerinde nükleer tıp görüntülemesinin yerini güncel literatür bilgisi eşliğinde özetlemiştir.

Nükleer Tıp Seminerleri dergimizin Kasım 2025 sayısı “Pediatrik Onkoloji” başlığı altında yukarıda özetlemeye çalıştığım başlıklarda çocukluk yaş grubunda nükleer tıp alanındaki güncel uygulamalar ve Nükleer Tıbbın sunduğu alternatif tedavi yöntemlerinin güncel uygulamalardaki yerini ve gelecekte rutine girme olasılığı olan gelişmeye açık başlıklarını içermektedir. Bu sayıya katkıda bulunan genç uzmanlarımıza ve konusunda uzman hocalarımıza katkıları için teşekkür eder, bu sayının Nükleer tıp uzmanlarımızın ihtiyaç duyduklarında başvurabilecekleri kapsamlı bir kaynak olmasını dilerim.

Dr. Bilge Volkan Salancı