Değerli Meslektaşlarımız,
Tıbbi araştırma amaçlı hayvanlar üzerinde yapılan deneysel çalışmaların tarihçesi 2300 yıl öncesine kadar uzanmakta. Fizyolojinin babası olarak bilinen Erasistratus M.Ö. 300 yıllarında İskenderiye’de kurduğu okulda insan ve hayvanlar üzerinde karşılaştırmalı anatomi çalışmaları yaptı. Hayvanlar üzerinde bilinen ilk deneysel çalışmaları yapan kişilerden biri ise M.S. 129-216 yıllar arasında yaşamış olan Eski Yunanlı hekim Galen’dir. Geçmişten bu yana etik düzenleme ve sınırlamalarla standardizasyonu yapılan hayvan deneyleri günümüzde biyomedikal araştırma algoritmalarının vazgeçilmez öğesi haline geldi. Geçtiğimiz yüzyıla baktığımızda bilimsel çalışmaların büyük oranda in vitro hücresel süreçlerin ve ex vivo hayvan dokularının incelemesine dayandığını görüyoruz. Son otuz yıl ise canlı hayvanların noninvazif olarak görüntülemelerini mümkün kılan yeni teknolojilerin gelişimine tanıklık etti. Görüntüleme cihazlarının minyatürlerinin yapılabilmesiyle, küçük hayvan görüntülemeleri için özelleşmiş mikro-PET, mikro-BT, mikro-MRG, mikro-SPECT cihazları kullanıma girdi. Bu yöntemler hastalık süreçlerinin patofizyolojisini noninvazif olarak izleyebilmemizi sağlamanın yanı sıra çalışma başına sakrifiye edilen deney hayvanı sayısını da azalttı.
Moleküler görüntülemenin bu heyecan verici yeni kullanım alanına duyulan ilgi, bu alanda çalışmak isteyenler için bilgilenme gereksinimini de doğuruyor. Bu nedenle, Nükleer Tıp Seminerleri dergimizin bu sayısını klinik öncesi çalışmalarda kullanılan hastalık modelleri ve görüntüleme tekniklerine ayıralım istedik. Bu alanda öncü çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Gülay Durmuş Altun hocamızın konuk editörlüğünde, alanında yetkin Nükleer Bilimler Enstitüsü ve Nükleer Tıp Hoca’ları tarafından hazırlanan bu sayı, bu çalışma alanıyla yeni tanışanlara konu hakkında fikir veren özlü bir çalışma olmanın yanı sıra, bu alanda çalışmak isteyenlerin el altında tutup başvuru kaynağı olarak kullanmak isteyeceği kadar da kapsamlı ve ayrıntılı oldu. Klinik öncesi görüntülemede kullanılmakta olan radyoizotopların ve yeni geliştirilen radyofarmasötiklerin biyomedikal uygulamaları eşliğinde tanıtıldığı bölümlerden sonra, klinik öncesi çalışmalarda kullanılan görüntüleme teknikleri ayrıntılı bir şekilde anlatıldı.
Takip eden bölümlerde, farklı onkolojik hastalık tiplerinde ve onkoloji dışındaki hastalıklardaki deneysel tümör modelleri ve görüntüleme tekniklerinden söz edildi.
Moleküler görüntülemede deneysel hayvan modelleri kullanımının, bu konuda özelleşmiş görüntüleme cihazlarının yaygınlaşmasıyla daha da artacağını düşünüyor, Nükleer Tıp Seminerleri’nin bu sayısının da bu konuda katkı sağlamasını umuyoruz.
Saygılarımla,
Dr. Tamer Özülker
Editör Yardımcısı